HAFİF KAR YAĞIŞLI
SABAHA KALAN SÜRE
Cem Gelinoğlu, bir ilaç şirketinde bölge müdürüyken güldürme yeteneğine sahip olduğunu keşfederek, sosyal medyada komedi içerikleri üretti. Ardından da senaristlik ve oyunculuk yeteneği olduğunu keşfederek, öncesinde yaşadığı dikey geçişi katmerli hale getirdi. Senaryosunu yazıp, başrolünde yer aldığı filmlerin izleyici sayılarından da anlaşılacağı üzere hatırı sayılır bir hayran kitlesi oluşturdu. Güldürme ve hüzünlendirme unsurlarının dengeli kullanılması, Cem Gelinoğlu’nun filmlerinin kabul görmesinde en önemli etkenlerden biri… Cem Gelinoğlu’nun yeni filmi, BKM yapımı ‘Tur Rehberi’… Hakan Algül’ün yönettiği, senaryosunu; Muammer Tali, Onur Dur ve İrem Tuğba Erol ile birlikte yazan Cem Gelinoğlu, başrolleri; Eda Akalın, Engin Türkoğlu ve Melisa Duru Ünal ile paylaştı. Cem Gelinoğlu, Eda Akalın, Engin Türkoğlu ve Muammer Tali, Habertürk’e verdikleri röportajda birçok konuda açıklamada bulundu. KARİYERİNİN 10'UNCU YILI ‘Tur Rehberi’, hiçbir şeyin planlandığı gibi gitmediği bir turda katılımcıları hayatta tutmak için mücadele eden bir tur rehberinin hikâyesini konu ediniyor. ♦ Kariyerinin 10’uncu yılına ‘Tur Rehberi’ ile giriyorsun. Neler hissediyorsun? Cem Gelinoğlu: Aslında 10 yılda 11 işim var, henüz ikisi yayınlanmadı. 10 yıl göz açıp kapayana kadar geçti. Biz sadece kendi içimizde üretmeye odaklanıyoruz. O bölümler, biraz stresli geçiyor ama zaman da çabuk geçiyor. İlk filmi daha dün gibi hatırlıyorum. REKLAM "OKUYUNCA HEM AĞLADIM HEM GÜLDÜM" ♦ Teklif geldiği zaman neler hissettin ve hangi özellikleri seni etkilediği için bu işte olmak istedin? Eda Akalın: Senaryoyu okudum ve ağladım. Senaryodan çok etkilendim. Zaten öncesinde de Cem’in hayranıydım. Bütün filmlerini izlemiştim ve çok da seviyordum. Dolayısıyla senaryo geldiğinde elim, ayağıma dolandı. Bir çırpıda bitirdim ve sonraki günkü görüşmede de zaten senaryo üzerine konuşup bir anda anlaşmış olduk. Cem Gelinoğlu: Ama aynı zamanda çok da gülmüş. Eda Akalın: Evet, çok da güldüm. Çok güzel bir hayat hikâyesi anlatıyor ve bunun bir parçası olmak da beni çok mutlu etti. Gerçekten çok güzel bir hikâye… REKLAM "BİN KERE İZLEMİŞİMDİR" ♦ Senin ilk film çalışman… Hikâyeni öğrenebilir miyiz? Filme nasıl dâhil oldun? Engin Türkoğlu: Menajerim böyle bir işin olduğunu söyledi. Sonra burada görüşmemizi yaptık. Hakan hoca (Algül) ve Cem ağabeyle ilk defa orada tanıştım. Cem ağabey; beni, stand up gösterimden aklına koymuş. Sonra deneme çekimine girdim. Sonra da dâhil oldum. Üniversite hayatım, Cem ağabeyin videolarına gülerek geçti. Ben zaten ilk başladığımızdan şu ana kadar, bir an önce olsun yoksa kalbim çıkacak gibiyim. Yayınlanan fragmanı bin kere izlemişimdir. Fotoğraflara baktım, afiş çıktığında bin kere baktım. İnsanların da çok eğleneceğini düşünüyorum. Sinemalara da gitsinler. Birbirlerini de gitmeye teşvik etsinler. Ben filmi çok seveceklerini düşünüyorum. Cem Gelinoğlu: Benim için de başlangıç hikâyesi şöyle oldu: Ben stand-up’larında Engin’e çok gülüyordum. Engin, kendisiyle aşırı derecede barışık bir insan. Kendisiyle dalga geçtiği videolara çok gülüyordum ve çok da sevimli buluyorum. Herkes ekranda sevimli durmaz. O anlamda Hakan ağabeye; “Kafamda biri var ama nasıl olur?” dedim. Hakan ağabey de menajer aracılığıyla Engin’i davet etti. Engin de sıcakkanlılığıyla ‘Muharrem’ karakterine tam oldu. Harika bir iş çıkardı. ‘Tur Rehberi’, kendi şansıyla gelsin. ‘Tur Rehberi’, bizim kalbimize çok dokunuyor. Ben son halini de izledim; çok komik ve eğlenceli oldu. Duygusu da yüksek oldu. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Filmler; gösterime genelde cuma günü girer. Biz, gösterime 1 Ocak’ta gireceğiz. Şaşırtmak istedik. 1 Ocak uğur getirir. Bir de akılda kalıcı bir tarih. 1 Ocak’ta sinemalardayız. Engin Türkoğlu: Bugün için bile çok heyecanlandım ve iki saat uyuyabildim. 1 Ocak’ta sinemalarda olacağız; heyecanlıyım. Arkadaşlarım her yerdeki sinema salonlarından afişleri atıyorlar; ona da çok heyecanlıyım. Yıllar önce videolarını izlediğim, diğer işlerine de çok güldüğüm insanlarla, bir sürü usta oyuncularla bir arada oldum. Onlardan bir sürü şey öğrendim. Benim için müthiş bir deneyimdi. REKLAM "NEYLE KARŞILAŞACAĞIMIZI BİLİYORUM" ♦ Filmin ortak senaristi olarak sen neler hissediyorsun? Muammer Tali: Ben de çok heyecanlıyım. Cem ile uzun bir süreçten geçtik. Bu iş, biraz maceralı. Hem eğlenceli hem de stresli oldu. O yüzden ben de aşırı merak içindeyim. Sabırsızlıkla bekliyorum. Neyle karşılaşacağımızı da biliyorum. Çok komik bir film geliyor. Onun da heyecanı var… Çok uzun zamandır istediğimiz bir işti. Süreç uzadıkça insan sabırsızlıkla bekliyor. ♦ İzleyicinin salondan çıktıktan sonra hangi duygular içinde olmasını umarsınız? Cem Gelinoğlu: Bir komedyen olarak öncelikle, izleyicilerin doya doya eğlenmelerini umuyorum. Sonra da eğer iyi becerebildiysek ve anlatmaya çalıştığımız gibi gönüllere dokunabilmişsek benden daha mutlusu olmaz. Eda Akalın: İzleyicilerin çok gülmelerini isterim. Filmin günlük hayatta unuttuğumuz şeyleri hatırlatan bir film olduğunu düşünüyorum. Günlük hayatta unuttuğumuz çok şey var. Bu filmin, bunların hatırlanmasına neden olmasını isterim. REKLAM "HER ŞEYİ HATIRLATIYOR" ♦ Toplumsal değerlerden mi söz ediyorsun? Eda Akalın: Toplumsal değerler ya da yaşam hakkında herhangi bir şey… Keyif almak adına olan her şeyi hatırlatan bir film olduğunu, ayrıca bunu çok komik bir şekilde anlattığımızı da düşünüyorum. Onun için ben de çok heyecanlıyım. Engin Türkoğlu: İlk başladığımız andan itibaren şöyle düşündüm; senaryoyu yazanlar komedinin ne olduğunu gerçekten bilen insanlar. Oynayanlar eğlenmenin, duyguların ne olduğunu bilen insanlar. Yönetmenimiz zaten yıllarca bir sürü komedi işine imza atmış bir yönetmen. Yani yekûnuyla çok komik bir iş… Tabii ki duygulu yerleri, insanların kendinden bir şeyleri bulacağı yerler var. Belki duygulanacakları, belki duygularına hâkim olamayacakları yerler var ama genelinde çok eğlenceli bir iş olduğunu düşünüyorum. Umarım eğlenirler. Muammer Tali: Öncelikle ilk hedefimiz güldürmek… Ben bunu başaracağımıza inanıyorum. Tabii ki sadece insanları güldürüp de gönderelim gibi bir tavrımız hiç olmadı. Bir şey anlatıyorsak bir yerlerine dokunmayı hep istemişizdir. Bir yerden hüzünlendirmek de bir şeyler vermek de istedik. Sadece gülüp gitmeyecekler, en azından onu biliyorum. Hayattan çok fazla şey bulacaklar. Belki kendilerinden çok fazla şey bulacaklar. Belki de bazı şeyleri biraz değiştirebilirsek ufak da olsa bizi mutlu edecek bir şey olur. ‘Bunların da değerini bilmek gerekiyor’ gibi bir kafayla çıkarlarsa çok mutlu olurum. Ben kendi adıma yaptığımız şeyden mutlu olduğumu düşünüyorum. İçimize sinen bir yerdeyiz. O yüzden yaptığımız işle gurur duyabiliriz. Ekip arkadaşlarımı çok seviyorum. Çok güzel bir süreç geçirdik. Sette küçük bir süre ben de bulundum hatta ufak da bir rolüm var. Bütünüyle bence çok tatlı bir süreçti. Ben kendi adıma çok mutluyum. Umarım emeklerimizin karşılığını alırız ki bu süreçleri tekrar yaşayabiliriz. Bunu çok istiyorum. Cem’le sayısız filmler yapmak istiyorum. Sohbetler etmek istiyorum. Çok sevdiğim bir arkadaşım. Onunla hayat boyu hep bir şeyler yapabilirim, beyin fırtınası yapabilirim, konuşabilirim. Cem aynı zamanda çok güzel bir arkadaştır. Emeklerin karşılığının alınmasını isteme sebeplerimden biri devam edebilmemizdir. Böyle hikâyeler yapmayı çok istiyoruz. Sadece güldürmek değil, belki Yeşilçam’a benzetilmesinin sebeplerinden biri budur, benim de Cem’den öğrendiğim bir şeydir; duyguya biraz takıntılı insanlarız. Yazarken de hep bir şeyler bırakmak hep bir şeylere dokunmak istiyoruz. Ben mutluyum. İnşallah da karşılığını bulur. İzleyenler de mutlu olur. Biz de böyle filmler yapmaya, belki daha da iyilerini yapmaya devam ederiz. REKLAM "BİZ, BUNA ALIŞKINIZ" ♦ Son birkaç yıldır yüksek izleyici kaybı yaşayan sinema sektörü bu yıldan çok umutlu. Yüksek beklenti içinde olunan filmlerden biri de ‘Tur Rehberi’… Bu durum sende bir baskı oluşturuyor mu? Cem Gelinoğlu: Bizim yükümüz hep ağır olmuştur. Biz, buna alışkınız. Pandemi döneminde de film yaptık o yüzden artık onlar, beni kaygılandırmıyor. Genel olarak bazı alışkanlıklar pandemi süreciyle birlikte kısmen kaybedildi ama iyi filmlerin her yerde, her zaman karşılığının olduğunu düşünüyorum. Günün sonunda biz üretenler için önemli olan, yaptığımız işin insanlara ulaşması. Bunun da en geleneksel ve en eğlenceli yolu sinema… İnsanların; beraber gülüp stres atması nedeniyle bunun bir karşılığı olacağını düşünüyorum. Sevenlerin gideceğini düşünüyorum. Sinema şöyle de bir şey; “Uzun zamandır gitmiyorduk, gidelim” diyebiliyor insanlar. O alışkanlık kazanılacak. Şimdi iyi filmler, iyi gişeler yapmaya başladı. Dediğim gibi aşırı gişe takıntım olmadan söylüyorum, biz sinemaya girmekten dolayı çok mutluyuz ve o toplu eğlencenin önemli parçalarından biri olacağız. Bu bizi heyecanlandırıyor. Önemli olan da bu… REKLAM "HEPSİNE SAYGILARIMI SUNUYORUM" ♦ 10 yıllık kariyerin ve sekiz film deneyiminle, sence izleyici olmadığı için mi iyi filmler çıkmadı yoksa iyi film olmadığı için mi izleyici yoktu? Cem Gelinoğlu: Hiçbir şey tek başına bir neden değil ama iki neden birleşince çok önemli oluyor. Elbette emek harcanmış tüm filmlere saygımı sunarak söylüyorum. Pandemiyle birlikte fazla üzerinde durulmamış işlerin ve izleyicilerin alışkanlıklarının azalması denk gelince; “Sinemada o kadar da iyi bir şey yok” denmesine neden oldu. Ben şuna inanıyorum; alışkanlık kazanılır, kaybedilir, bunlar normaldir. Üst üste iyi şeyler yapmak gerekiyor. Bu bütün ülkedeki komedyenler, sinemacılarla da alakalı ama tabii ki kimseyi yadırgamıyorum. Herkes yaptığı işi bir platformda ya da sinemada bir şekilde izleyicilere ulaştırmak istiyor. Bunu çok iyi anlıyorum ve ben de yapıyorum. Kastettiğim, üst üste iyi işler çıkarsa, insanlar sinemaya gidecek. İzleyiciye ne hissettirirseniz hissettirin ama asla kandırılmış hissettirmeyin. REKLAM "SOSYALLEŞMENİN DEĞERİ ÖNEMLİ" ♦ Bu dönemi 1980’lerdeki video dönemine benzetiyorum. O dönem de birçok video filmi çıktı sonra insanlar videodan haz almayınca tekrar sinemaya yönelmeye başladı. Cem Gelinoğlu: Her zaman yeni bir şeyler çıkacak ama bizim sinemalarımızın bakımları ve gelişmesi de önemli. Onları da anlayabiliyorum, haksızlık etmek istemiyorum. Onlar kazandıkça yatırım yapmayı umuyorlar. Ben biraz da bunun etki ettiğini düşünüyorum. İnsanlar artık evlerinde devasa ekranlarda, 4K, 8K ekranlarda istedikleri işleri izleyebiliyorlar. Bu konforu sinemalar yaratamasa da en azından orada bir toplu eğlenme eylemi var. Hiç tanımadığınız insanlara karşı filmin sonunda bir sempatiyle salondan çıkmak çok önemli. Sosyalleşmenin değeri çok önemli. Sinemaların da artık iyi bir bakımla, perdeleri, ses sistemleri vs. ile biraz teknolojiye ayak uydurması gerektiğini düşünüyorum. REKLAM "EN BÜYÜK KAZANIMIM O OLDU" ♦ ‘Tur Rehberi’nin kariyerine nasıl bir etkisi olmasını umarsın? Eda Akalın: Zaten çalıştığımız insanları biliyorsunuzdur. Bence benim en büyük kazanımım o oldu. Cem ile, Hakan Hoca ile, Engin ile çalışmak çok güzeldi. Tüm ekipten öğreneceğim o kadar çok şey vardı ki set sırasında bile sormaya başladım. Çekim sırasında o kadar çok şey öğrendim ki… Ben zaten setten çantam çok dolu bir şekilde ayrıldım. Bundan sonraki beklentim, herkesin de benim kadar keyif alacağı bir şeyi paylaşmak olur. Kariyer anlamında da umarım çok güzel şeyler olur ama şu ana kadar zaten cebime doldurduğum şeyler o kadar dolu ki ben çok mutluyum. Yaptığımız işle de gurur duyuyorum. Spoiler vermemek için çok az konuşmaya gayret ediyorum ama tekrar söyleyeyim benim için rüya gibi geçti. Tanıdığım insanlar ve deneyimlediğim şeyler o kadar büyük ki hakikaten hiçbir şekilde ödenecek bir tarafı yok. O kadar güzel şeyler yaşadım ve öğrendim ve o kadar güzel insanlarla tanıştım ki… Genelde güzel bir film naçizane bir karakterin yolculuğunu anlatır. Burada da birçok karakterin dönüşümünü izlediğimiz bir yolun olması benim çok hoşuma giden bir metafor oldu. Hepimiz hem yoldayız hem de bir dönüşüme uğruyoruz. Filmin hem komik hem de çok öğretici bir tarafı olduğunu düşünüyorum. Onun için çok heyecanlıyım ve izleyiciler ne düşünecekler çok merak ediyorum. Cem Gelinoğlu: Eda ile ilgili bir cümle de ben eklemek isterim. Eda, hakikaten son dönemde kadın komedyen olayına bayağı koştura koştura gidiyor. REKLAM "KAMU YÖNETİMİ MEZUNUYUM AMA… " ♦ Stand-up çalışmalarınla tanındın. Asıl mesleğin nedir? Engin Türkoğlu: 6 yıldır sadece stand-up yapıyorum. Normalde kamu yönetimi mezunuyum ama birbiriyle hiç alakası olmayan bir dal aslında. Kamu yönetimi işini hiç icra etmedim. İstemedim. Muhasebe zor ve bayağı kafa karıştırıcı bir iş. Heves ettim; “Yapabilir miyim?” diye uğraştım. Sonra İstanbul’a taşındım. Geçen zaman içerisinde stand-up benim işim oldu. "STAND – UP'IN ÖNÜ AÇIK" ♦ Stand-up sektörü şu anda ne durumda? Sence her stand-up’çının önü açık mı? Engin Türkoğlu: Birçok genç komedyen arkadaşımız çıktı. 6 yıldır bu işi yapıyorum. Yeni başlayanlar var, bizden daha uzun süredir yapanlar var. Çok fazla komedi kulübü var. Her yerde gösteriler sahneleniyor. Aslında biz ‘Tur Rehberi’ ile Cem ağabeyin biraz önce söylediği beraber gülmek eyleminin sinemadaki bir versiyonunu yaptık ama insanlar canlı bir etkinlik izlemek istediklerinde de stand-up gösterilerine rağbet ediyor. Birçok farklı kökenden, kültürden, anlatıdan komedyenler hikâyelerini, şakalarını anlatıyorlar ve bu da seyircide bir karşılık buluyor. Türkiye’nin her yerinde gösteriler sahneleniyor, yurt dışına turneler düzenleniyor. Onun için gelinen noktadan çok memnunum ve daha da iyiye gideceğini düşünüyorum. Çok fazla komedyen var. Bunun bir okulu da yok… “Bu çok komik” ya da “Bu çok komik değil”in karşılığı tamamen seyirciyle alakalı. Bazı şakaya, bazı seyirciler gülmüyor. Benim çok başıma gelen bir şey bu; bazı şakalarım bazı sahnelerde gıcık edebiliyor, bazı şakalara da çok gülünüyor. Lokasyona, o günkü seyirciye, bana, birçok şeye bağlı. Onun için her komedyenin önünün tabii ki açık olduğunu düşünüyorum. Zamanla ve kendini geliştirmeyle, sahne tecrübesiyle çok alakalı. Onun için gelişkin bir yere doğru gideceğini düşünüyorum. REKLAM "SÖZÜMÜ TUTACAĞIM" ♦ Sen stand-up yapmayı düşünüyor musun? Cem Gelinoğlu: Düşünüyorum. Birine söz verdim, o yüzden sözümü tutacağım. Bir kerelik değil. Yaparsam, iyi bir şey yapmaya çalışacağım. O yüzden çalışıyorum, düşünüyorum. Kafamda bir şeyler var. Ben istikrarın önemli olduğunu düşünüyorum. Çeşitlilik de iyidir. Çünkü biz çok çeşitli halklara sahip bir milletiz ve çok büyük bir nüfusuz. Herkesin gülebileceği insanların çıkabilmesi adına çeşitlilik çok önemli. Bütün bir millet tek bir şeye gülemeyeceği gibi çeşitli olmak iyi olur. Stand-up’ın vardığı yeri ben seviyorum. Zaten şuna inanıyorum; hayatta ne yaparsanız yapın bir şeyi iyi yapamadığınızda hayat sizi eler ya da siz farkına varırsınız ve başka bir alana geçersiniz. Zaman en güzel şeyi sağlar zaten. Geriye bu işi iyi yapanlar kalır diye düşünüyorum. REKLAM "ENERJİSİ BAMBAŞKA OLUYOR" ♦ Muammer, hangi oyuncuyla konuşsak, “Asıl olan senaryodur, senaryo iyiyse gerisi de iyi olur” diyor. Sen bu konuda ne düşünüyorsun? Muammer Tali: Ben buna katılmıyorum. Tabii ki senaryo iyi olmalı ama bu bir ekip işi. Her kolun özveriyle, canla başla ve inanarak çalıştığında, o zincirin bütün halkaları birleştiğinde ortaya güzel bir şey çıkacağına inanıyorum. Bir film yapıldıktan sonra kötü olursa eğer, herkes birbirine o konuda suç atabiliyor ama bu bir ekip işi ve kesinlikle ekip ruhu isteyen bir iş. Bizde senaryo da yine ekip işi olarak çıkıyor. Cem Gelinoğlu: Yanımızda olmayanlardan da bahsedelim. Biz senaryoyu; Muammer Tali, Onur Dur, İrem Tuğba Erol ile birlikte yazdık. Çünkü çok renkli olsun istedik. Herkesin konuşması farklı olsun istedik. Herkes bir şeyi üstlendi. Dolayısıyla ortaya iyi bir iş çıktı. Ben senaryonun iyi olması gerektiğine katılıyorum. Muammer’in de aslında doğru söylediği taraf, tek başına iyi bir senaryo yetmiyor. İyi bir film, yönetmeninden oyuncusuna, reji ekibine kadar herkesin kolektif zekâsıyla yapılıyor. Muammer Tali: Bir kere zaten bütün ekibin, ışık yapan adamın da orada olmaktan mutlu olduğu ve eğlendiği bir iş enerjisi bambaşka oluyor. Bu enerji herkese yayılıyor ama bizim de eskiden içinde bulunduğumuz bazı işlerde, insanların somurtarak, sadece çalışmak için çalıştığı işlerde o enerjiyi hissediyorsunuz. Tabii ki “Kötü bir senaryoda, herkes mutluysa çok iyi iş çıkacak” diye bir şey yok ama temel bir şeyden bahsediyorum. İyi bir senaryo, iyi bir ekip, takım ruhu, beraberlik, mutluluk, işi iyi bir yere taşıyor. Şöyle bir söz var; “Kötü bir senaryodan iyi bir film olmayabilir ama iyi bir senaryodan kötü bir film olabilir.” Yani sen iyi bir senaryo teslim etmiş olabilirsin ama onu bambaşka kötü bir hale getiriyor olabilirler. Dediğim gibi bu bir takım işi, biz de hep böyle düşündük. Zaten temeli ekipten başlıyor. Biz senaryoyu ekip ruhuyla ortaya çıkarıyoruz. Ondan sonrası da o keyifle o ekip çalışmasıyla ilerlediğinde, herkes görevini güzel ve mutlu bir şekilde yaptığında etkili oluyor ve ortaya iyi bir şey çıkıyor. REKLAM "İLK KAYNAĞI OYDU" ♦ ‘Tur Rehberi’ fikri nasıl ortaya çıktı? Cem Gelinoğlu: O dönem, ‘Aykut Enişte 2’yi yazdığımız dönemdi. Muammer Tali ve Giray Altınok ile birlikteydik. Giray, bana kafasında olan otel hikâyesi gibi bir şey anlattı. Ben de ona “Aslında bir yol hikâyesi olsa, otobüste geçse” dedim. Sonra bu konunun üzerine üçümüz de gülmeye başladık. O fikri ben çok sevdim. Kesinlikle güzel bir hikâye olur, dedim. İlk kaynağı oydu. Muammer Tali: Aslında laf arasında başlayıp ondan sonra beyin fırtınasıyla ortaya çıktı. Cem Gelinoğlu: Sonra biz Muammer ile iyice odaklanmaya başladık. Giray da aslında manevi ve fikren bize çok şey kattı, sağ olsun. Onun hikâye sürecini birlikte yoğurduk. Sonra da güzel olacağına inanıp oturduk ve senaryosunu yazdık. REKLAM "BİZİM AİLE OTOBÜSÇÜYDÜ" ♦ Hiç bir tura katılma deneyimin oldu mu? Cem Gelinoğlu: Tur deneyimim oldu. Bizim aile, otobüsçüydü. Rahmetli babam otobüsçülük yapardı, otobüsümüz de vardı. Bu hikâyenin bir kısmı zaten benim coğrafyamda geçen şeyler. Gidip o coğrafyada bilgi toplamışlığımız bile var. Eda Akalın: Hiç öyle bir deneyimin olmadı. Engin Türkoğlu: Ben Muğla’da öğrenciyken bir yaz boyunca tekne turu rehberiydim. Hem insanları o tura ikna ediyordum hem de onlarla beraber açılıp öğlen servisindeki yemek işini hallediyordum. Cem Gelinoğlu: Bu arada şunu ekleyelim. Rehberlik kavramı çok önemli. Ülkemizde artık yasalar var ve rehberlerimizde kokart olması gerekiyor. Bu konuda çok hassaslar. Muammer Tali: Tekne turu dışında bir tura katılmadım. Ona da korka korka katıldım zaten. Tekne, deniz, hava, uçak, öyle şeyleri pek sevmiyorum. Karada olmayı çok seviyorum. Biz Yugoslav göçmeniyiz ve bizim oralara giderken birçok akrabam dolandırıldı. Belki de bende ondan travma olmuş olabilir. Belki oraya bir tur olabilir. Bir de benim tur yapmam çok mantıklı. Çünkü ben bir yere giderken uçak tercih edemiyorum. Çok zorda kalmadıkça binmemeye çalışıyorum. O yüzden tur güzel olabilir. REKLAM "ELİMDEN GELENİ YAPTIM" ♦ Kariyerinin onuncu yılındasın ve artık ‘Cem Gelinoğlu sineması’ oluştu. Bu konuda tevazu gösteriyorsun ama neler hissettiğini merak ediyorum. Cem Gelinoğlu: İstikrarlı bir şekilde insanlar seni izlemeye başladığı zaman, “Evet, bir sinema oluştu” fikri doğuyor. Çok şükür… İzleyen, destekleyen herkese minnettarım. Açıkçası ben de elimden geleni yaptım. Bugün bir janramız oldu ve bundan dolayı mutluyum. REKLAM "SERBESTLİKTEN YANAYIM" ♦ Sosyal medya fenomeniyken senaristlik ve oyunculuğa yöneldin. Bu nedenle bu konudaki düşüncelerin kıymetli. Sence, sosyal medya hayatımıza çok fazla etkide bulunmaya mı başladı ve bu kadar çok etkide bulunması doğru mu, tehlikeli yanları var mı? Cem Gelinoğlu: İki yüzlü davranmak istemiyorum. Serbestlikten yanayım. Teknoloji gelişiyorsa gelişsin. Bir şey nereye evriliyorsa, evrilsin. Bu beni korkutmuyor. Biçimler değişiyor. Değişmeye devam edecek. Sevme biçimleri değişiyor, izleme biçimleri değişiyor, yazma biçimleri değişiyor, birçok şey değişiyor. Buna ayak uydurmak gerekiyor. Yıllardan daha güçlü bir şey yok. Sosyal medya, şu anda hayatımızda çok etkili. Orada üretilen içerikler bambaşka bir algıyla izleniyor, sinemadakiler bambaşka bir algıyla izleniyor. Teknolojinin büyük avantajları var. "DUYGUSAL ZEKÂ GELİYOR" ♦ Sence biraz suistimal edilmiyor mu? Kişisel fikrim, çok fazla suistimal edildiğini ve artık tehlikeli boyutlara geldiğini düşünüyorum. Cem Gelinoğlu: Her zaman… Bu, şununla alakalı bir şey; bir mikrofon ne kadar çok kişiye tutulursa o kadar pot duyma olasılığınız artar ama kimseye tutulmadığında, bir kişinin elinde olduğunda da olmuyor. Bu da bir dezavantajdır. Herkesin mikrofon tutma hakkına sahip olmasını çok güzel buluyorum. Sosyal medyada bu var ama bu sefer de neyle karşılaşacağınızı bilemiyorsunuz. Duygusal zekâ geliyor, bir yerde çok rezil şeyler de olabiliyor. Bu sefer de sosyal medya da böyle diyoruz. Ne yazık ki kötüler akılda kalıyor. Sosyal medyanın gittiği yer beni korkutmuyor. Alışmaya çalışıyorum. Müzikler de öyle. Bu dede sohbetine dönebilir, “Nerede o eski bayramlar” gibi “Nerede o eski müzikler” diyoruz ama yenilerin içinde de güzel üretimler var. İlgi görebilmek adına bazı insanların bunu çok sömürdüğü doğru. O da onların cehennemi. Öyle şeyler kimseye mutluluk getirmez. Eğer kötü şeyler görüyorsanız o da kendi cehennemini yaratmıştır. Siz insanların izlerken utanacağı çiğ şeyler yapıyorsanız, kitlenizin mükemmel bir kitle mi olduğunu düşünüyorsunuz? Zaten içeriği izlemeyi seven insanlar da onun gibi insanlar. Dolayısıyla ben buna; “Kendi cehennemini yaratmak” diyorum. REKLAM "BENİ ETKİLEMİYOR ♦ Genç bir oyuncu olarak, sosyal medya siz oyuncular için ne kadar önemli? Eda Akalın: Oyunculuk halka mal olmuş bir meslek olduğu için bir oyuncu herhangi bir aksiyon aldığında insanların ona laf etme hakkı doğuyor. Ben bir fotoğraf paylaştığımda onun altına kötü bir yorum geldiğinde, o yorumu yapan insan bunu kendine hak görüyor. Bunun önüne geçemem. Bunun için bir şey yapamam. Beni etkilemiyor. Savunma mekânizmam; gülüp geçmek. Çünkü beni tanımayan bir insan sokakta görse ve çok çirkinsin dese; “Peki” deyip yürümeye devam edeceğimin aynısını sosyal medyada yapıyorum. Ayrıca; sosyal medyada çok aktif değilim. Fotoğraf yüklemediğim için bana kızıyorlar ama bunlar bana göre şeyler değil. Çok iyi ayak uyduramıyorum ama bu mesleğin bir parçası haline geldi. Cem’in de söylediği gibi artık bununla beraber yaşıyoruz. Orada kendimizi var etmemiz lâzım ki insanlara da bakın ben bugün bunu yaptım, diyebilelim. Cem Gelinoğlu: Aslında bu bir iletişim biçimi… Sevenlerimiz, bizi merak edenler, senin o gün ne yaptığını ne giydiğini merak ediyor. Bu da bir iletişim biçimi. Herkes farklı kullanıyor. REKLAM "BU, ONLARIN KARARIDIR" ♦ Takipçi sayısı açısından gerginlik yaratıyor mu? Eda Akalın: Bazen önemli, bazen değil… Bazen gerçekten oyuncunun o senaryoda nasıl kendini var ettiğine bakılarak o iş veriliyor, bazen de takipçi sayısına bakarak veriliyor. Benim bu çarkı değiştirecek bir gücüm yok. Ben oyunculuğumu yapmak istiyorum, işimi yapmak istiyorum. Eğer takipçi sayıma göre kabul edileceksem, bu onların kararıdır. Cem Gelinoğlu: Takipçi sayısını çok önemsemiyorum, sebebi şu; bu ülkede çok fazla duygusal insan var ve bu ülkede aslında takipçi kazanmak çok kolay. İnsanlar sinir uçlarını biliyor. Kimi başta nefretle takip ediyor, kimi de maruz kalarak bir şekilde sempati duyuyor ya da güzel tarafın sinir uçlarını ovalarsanız da kimi sempatiyle takip ediyor. Ben böyle şeyleri yavan buluyorum. Benim takipçi sayımın 5 milyon olması belki kitlesel güç anlamında güç kazandıracaktır, doğrudur ama birçoğu takipçi satın alabiliyor. Takipçi sayısı, yaptığınız işlerin kamuoyunu ne kadar ilgilendirdiğini belirlemiyor. O başka bir şey. Siz iyi şeyler yaparsanız yüz bin takipçiniz olsa bile karşılık bulabiliyor. Eskiden bence buna değer veriliyordu. Hatta birçok oyuncuyu öyle keşfediliyordu; yönetmenlerin sohbetlerinden hatırlıyorum. Şimdi onların da çok umursandığını düşünmüyorum. Çünkü zaten orada toplumsal kolektif bir zekâ var. Senin istersen, 20 milyon takipçin olsun, saçma sapan şeyler yap… Seni, dalga geçerek zaten mahvediyorlar. REKLAM "BUNU ÇOK İYİ KULLANAN İNSANLAR VAR" ♦ Takipçi sayısının bir yapımın izlenmesinde bir karşılığı olmadığı birçok kez gözler önüne serildi… Muammer Tali: Eskiden önemli olan takipçi sayısıydı, şimdi etkileşim sayısı gibi bir şeye evrildi. O da dallandı budaklandı. Takipçi sayısı eskiden çok önemliydi, şimdi o da yetmiyor. “Yorumu ne kadar, ne kadar izlenmiş, kim cevap vermiş, kaç kişi paylaşmış”… Bunlar önemli bir noktaya geldi. Günün sonunda aslında onunla doğru orantılı olmadığı zaten ortaya çıktı. Cem Gelinoğlu: Bunu çok iyi kullanan insanlar var, bence onları ayırmalıyız. Gerçekten bir işi çok başarılı yapıp insanların merakını kazanan ve sürekli takibini kazanan insanlar var. Bence onları bir kenarda tutmalıyız. REKLAM "O DA BİR İLETİŞİM BİÇİMİ" ♦ Bir senarist olarak sosyal medyadan beslenebiliyor musun? Muammer Tali: Sosyal medyada; nasıl olmamam gerektiğini çok fazla görüyorum. Sosyal medyadan önce bunu öğrendim. Onun dışında tabii ki bir şeyler görüyorsun, o zihninde bir kapı açıyor. Yorumları çok fazla okuyorum. “Benimle aynı düşünen ne kadar fazla insan var” diye bakıyorum. İzlediğim ve onun yerine utandığım bir videodaki yorumları okuyorum. Cem Gelinoğlu: O da bir iletişim biçimi. İnsanlar yorum yapılacak şeyler üretiyorlar. Muammer Tali: Ve o yorumlar aslında bambaşka bir alan… Oraya girdiğinizde de çıkamıyorsunuz. Mizah dolu ve aslında çok zeki insanların olduğu bir yer. Genelde şunu görüyorum; orada bir video önüne düşüyor, belki onun yerine utanıyorsun; “Bu iş nereye gidiyor?” diyorsun ama alt tarafa indiğinde biraz rahatlıyorsun. En azından senin gibi düşünen çok fazla insan olduğunu görüyorsun. Yapılan yorumları görünce, bu saçmalığa da alkış tutacak insan sayısından daha fazla, onu yerecek insan var. O da biraz içimi rahatlatmıyor değil ama besleniyor muyum? Cem gibi Giray gibi takip ettiğim, mizahını sevdiğim, izlerken eğlendiğim insanlardan beslenmekten ziyade eğleniyorum, keyfim yerine geliyor. Bazen bakıyorum da arkadaşlarım çok eğleniyorlar. Bazen Cem’in videosunda arkada ses olarak bazen Giray’ın videolarında arkada ses olarak bulunuyorum ve hoşuma da gidiyor, keyifli gözüküyor. Bu konuda biraz çekingenliğim var. En azından kendi adıma arkadaşlarım gibi zeka parıltısı içeren bir şeyler yapabilirsem, yaptığım şeyden gurur duyabilirsem, o zaman belki bir şeyler yaparım. habericireklam#300×250#180#right# "HİÇ LİNÇLENMEDİM" ♦ Mesleğinden dolayı linçlenmeye çok uygunsun. Hiç linçlendin mi? Engin Türkoğlu: Linçlenmek gibi şeyler yaşamadım. Çünkü ben bu işe başladığımda aslında bu kadar komedyen yoktu. Sonra işler, gelişti ve büyüdü ama çoğu arkadaşım, haksızlığa uğradı, insanların çok büyük tepki gösterdiği, şaka deyip gülüp geçeceği yerde tehdit ettiği, işleri çığırından çıkaran çok şey yaşadılar. Ben biraz daha kendi hikâyelerimden bahsediyorum. Benim takipçim az. Zaten bu işe, istediğim şeyleri istediğim gibi yapmak için başlamıştım. Diğer türlü ailemin istediği bölümü zorla bitirip oradan devam edebilirdim ama ben istediğim şeyi yapmak istedim ve istediğim şekilde yapmak istiyorum. Bunun sonunda takipçim az olmuş, linçlenmişim, linçlenmemişim, açıkçası çok umurumda değil. REKLAM "O HESABA HİÇ GİRMEDİM" ♦ Sosyal medyaya bakıp; “İnsanlar, bundan hoşlanıyor, ben bunların şakasını yapmalıyım” dediğin şeyler oluyor mu? Engin Türkoğlu: Bende öyle bir durum yok. Şu an revaçta olan şeylerle ilgili hemen güncel bir şaka yapayım gibi bir hesaba hiç girmedim. "ÖYLEYSE, GURUR DUYARIM" ♦ Senin filmlerini, “2000’li yılların Ertem Eğilmez’ filmleri olarak değerlendiriyorum. Katılır mısın? Cem Gelinoğlu: Onur duyarım, gurur duyarım. Ertem Eğilmez’in Türk sinemasındaki yerini hepimiz biliyoruz. Hakan ağabey de çok usta bir yönetmen. Baktığımızda ‘Aykut Enişte’de de Yeşilçam havası hissettiklerini söylemişlerdi. En çok biz mutlu oluruz. Yeter ki biz kendi sinemamızın özünü gösterebilelim ama bireysel olarak da çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Hep iyi yol arkadaşlarım oldu. Bu kez de öyle oldu. Yine gönlüme göre oldu; yine iyi yol arkadaşlarım var. Onlara teşekkür ederim. Güzel bir iş daha bıraktık arkamızda. Tabii vizyona girecek ondan sonra bırakacağız ama bence yine de sinemamızdaki yerini alacaktır. Gerçekten sinema başka bir şey. Sinema kalıcı olmalı. Sinema filmlerini yıllarca izleyebiliyoruz. O yüzden bizim de çalışırken, yazma sürecinden çekme sürecine, oynama sürecine kadar tek motivasyonumuz bu. Tabii ki son söz izleyicilerin… Onlar lütuf gösterip bir filmi beğendiğinde, yaptığımız bir eseri beğendiğinde biz çok mutlu oluyoruz. Onların sevgisi, bir filmi sinema tarihinde bir yere koyuyor. İnşallah bu filmimize de nasip olur. REKLAM
EKONOMİ
9 saat önceEKONOMİ
3 gün önceEKONOMİ
5 gün önceEKONOMİ
9 gün önceGENEL
9 gün önceGENEL
9 gün önceEKONOMİ
10 gün önceHerhangi bir şikayet veya haber kaldırma talebiniz için lütfen [email protected] adresiyle bizimle iletişime geçin.